Elma Hasadı

24 Mayıs 2023 0 Yazar: 7edincigün

       Şu hayatımda unutmadığım bir gün var. Anlatmamı ister misiniz?

    Köyümüzde bakımını hep aksattığımız hatta varlığını çoğunlukla unuttuğumuz elma ağaçlarımız vardı. O gün bambaşka bir bahaneyle köydeydik. Amcamın aklına geldi elma ağaçları. ”Gidip toplayalım mı elmalarımızı gençler?” dedi. Biz iki kız kardeş ve bir kuzen amcamla elma toplamaya gitmeye karar verdik. Ama üzerimizdeki kıyafetler tarlaya pek uygun değildi. Köydeki bir akrabamızın evinden kıyafetler aldık. Basma etekler, fistanlar, tozdan ve güneşten korunmak için baş örtüleri.. Köylü kadınlar olmuştuk ufak rötuşlarla, şivemiz ve yüzümüzdeki makyaj işi bozuyor görünse de etrafımızdakiler bu değişimimizden bir hayli keyif almıştı. Elimize de sepetleri vermeleriyle yola koyulduk.

       Sapsarı yollardan, kupkuru otların arasından ilerledik. Gözümüzü gönlümüzü açan, hayranlıkla seyredeceğimiz yeşillikler, ağaçlar yoktu etrafımızda. ”Cennettir bizim köyümüz” diye bahsedeceğimiz bir yer değildi, ”iyidir bizim köy” diyebilirdik ancak. Kurak gibi görünse de bir çok şey verirdi bu topraklar bize, yılanlara, çıyanlara, herkese. Koca tarlada 10-12 elma ağacı var yoktu. Cılız kalan bu ağaçlar, güneşe boyun eğmiş bir şekilde usul usul duruyorlardı. Bende durgunluk yaratan bu manzara amcamda çocuksu bir enerjiye neden olmuştu. Belki de bu manzarayla beraber amcamın zihninde geçmişe ait özlem duyduğu anılar canlanmıştı, bilemiyorum.

       Bir ağacın yanına gittik, amcam her dalı dikkatle inceliyor, ağacı sarmış olan karıncalardan ve başka parazitlerden şikayet ediyor, ağaçlara bakmadığı için hayıflanıyordu. Ama üzüntü yoktu sesinde, yalnızca heyecan ve enerji.. Haydi kızlar, dedi. Ben değnekle silkeliyorum siz toplayın. Ufacık, yemyeşil elmalar düştü ağaçtan. Üç kız toplamaya başladık pazarda beş para etmeyecek elmaları. Sonra kafama gökten bir elma düştü. ‘Ah’ dedim. Kızlar gülmeye başladı, amcam da ”kafana mı geldi?” dedi ve güldü. Ben de güldüm. Gülerken tekrar baktım etrafıma, kıyafetlerimize, sarı toprağa, cılız ağaçlara, uzaktan geçen at arabasına ve güneşe. Ne kadar gerçekti her şey, dün nerde, hangi kıyafetler içinde idim. Kafam bir yere çarpsa böyle güler miydim yoksa şanssızlığıma mı yanardım? Yeni aldığım kotum toza bulansa keyiflenir miydim burada tozlar içinde güldüğüm gibi. Hep bir yeşillikler arıyor gönlümüz, afili bir şelale başı, gürül gürül çağlayan bir nehir, ulu bir çınar. Cennet bile hep aynı. Oysa bu sarı toprak, bu cılız, karınca dolu elma ağaçları huzurdu benim için. Cennet başka ne vaat edebilir ki insana. Huzura çıkmayan bir haz olabilir mi? Döndüm ve ağaca baktım tekrar, amcama, kız kardeşime ve kuzenime. Hepimiz amcam gibi heyecanlıydık. Sanki çocukluğumuz burada geçmiş gibi, sanki özlediğimiz bir anımızı yeniden yaşıyormuş gibi. Sepetimizi, yerken diş kıracak kadar sert elmalarla değil de incilerle dolduruyor gibi.

       Sonraları çok şey yaşadım. Büyük mutluluklar, büyük acılar. Hepsinden bir şeyler silinip gitti zihnimde ama o sarı topraklar üzerindeki cılız elma ağaçlarından hiçbir şey silinmedi. Gösterişli, abartılı ne varsa söndü zamanla ama o yalın, abartısız, iddiasız, saf huzur hep aklımda. O gün hayatımda biricik olarak kalsın diye tekrar gitmedim, aramadım o elma ağaçlarını. Çerçeveletip sabitledim zamana. Zihnimin en ışıltılı duvarına astım bir resim gibi.

Halat3 (1)




Buralardan Devam Edebilirsiniz





Sosyal - İletişim

Gelmişken buraya da uğrayın derim, kuleden habersiz kalmayın.